Stresli olduğumuzda hemen hemen herkes yemeğe koşma eğilimindedir. Hele ki koronavirüs döneminde içinde bulunduğumuz sağlık endişesi, ekonomik düzen belirsizliği, sevdiklerimizi kaybetme korkusu bu dürtüğü daha da tetiklemiş durumda...
Beynimiz bu tehlikeler altında reaksiyon gösterir ve muhtemelen de bugünlerde yaşadığımız açlık fiziksel değil tamamen duygusal bir açlık olur. Karantina günlerindeki fazla yemeler aslında fiziksel açlığımızı gidermek için değil, stres ve can sıkıntısı yüzünden vücudumuzda dengesi bozulan serotenin hormonunu dengeleyip, sakinleşme ihtiyacımızdan doğan bir eylem...
Ne demiş Sokrates: “Mutluluğun sırrı daha çok olanı aramakta değil, daha az olanın tadını çıkartmakta saklıdır.”
Bunun önüne geçmek için ne yapmanız gerekiyor? Gerçekten aç olduğunuz için mi yiyorsunuz, yoksa duygularınızı bastırmak için mi?
Öncelikle açlığınızı tanıyın. Karnınız mı aç, ruhunuz mu aç ona odaklanın. Bunu anlamanın kolay bir yolu var. Meyve, sebze yiyerek giderebildiğiniz açlık fiziksel açlıktır. Duygusal açlıkta karnınızı doyurmaya bunlar yeterli olmaz. Duygusal olan açlık hissi aniden başlar, fiziksel olarak hiçbir belirti vermez. Karnınız guruldamaz, enerjiniz düşmez... Yüksek kalorili yiyeceklere, ne bulursanız onu yemeğe, abur cuburlara odaklanırsınız. Çünkü beyin kendini iyi hissedebileceği konuma getirmek ister. Abur cubur gibi tatlı içeriği yüksek birçok besin bu hormonu arttırmaktadır. Aklınıza bu kadar çok tatlı gelmesinin sebebini şimdi daha iyi anlıyor olmalısınız.
Can sıkıntısı ve stresin sizi buzdolabının önüne getirdiğini fark ettiğinizde karşı planınızı uygulayın. Balkona veya cama çıkıp nefes alın, elinizi oyalayacak bir şeyler bulun, müzik açın, evcil hayvanınızla oynayın... Size rahatlamanızda ne yardımcı oluyorsa onu yapın. Yoksa bu duygusal yeme atakları bir süre sonra içinde olduğumuz olumsuz duygulardan kaçmak için gerçekleşen kaçınma davranışına dönüşebilir. Kısa sürede iyi hissedebilir ama bu devam ederse kısır döngü haline gelip kendinizi sürekli buzdolabının önünde bulabilirsiniz.
Yediğiniz öğünlerden keyif almalısınız. Mutsuz yemek yemeğin. Mutlu bir şekilde yediğiniz bir dilim pasta, mutsuzca yediğiniz diyet menüsünden daha faydalıdır. Bunu sakın unutmayın. Yaptığınız yemekleri keyifli hale getirin. Eğer bir diyet programınız varsa listenizi keyiflendirmelisiniz.
Kötü bir gün geçirdiğinizde sıcacık bir bitki çayı hem kendinizi daha iyi hissetmenize hem de sağlıklı beslenmenize destek olacaktır.
Yeterli uyku çok önemlidir, çünkü aşırı yorgunluk yemek yemeği tetikler. Melatonin hormonu en çok 22:00-00:00 saatleri arasında salgılanır. Bu saatler arasında uykuya dalmanız çok önemlidir.
En son olarak duygularımızı kabul etmeliyiz. Köklü olumsuz düşünce ve duygular daha çok yemenize neden olur. Duygularımızı daha çok bastırmak yerine kabul etmeliyiz.
Commenti